Haber

Engin Altay’dan Nurettin Canikli’ye: “Kasaptan Et Alan Kasabın Adresini Hepimiz Merak Ediyoruz”

AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Piyasa fiyatlarına göre geçen yıl kuşbaşı et fiyatı 68 liraydı, bugün 130 lira. 2 bin 825 lira maaşla 41 kilo alabiliyordu, bugün 42 kilo alabiliyor.” söz konusu. Canikli’nin ardından konuşan CHP Küme Başkan Yardımcısı Engin Altay, Canikli’ye şu soruyu sordu: “Canikli Bey’i dikkatle dinledim, bunu merak ettim, 85 milyon da merak ediyorum. O kasaptan et alan kasabın adresini hepimiz merak ediyoruz. “

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 2023 Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri bugün başladı. AKP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli, şunları söyledi:

“YÜKSEK ENFLASYON FELAKETTİR, TÜM EKONOMİKLER KABUL EDER”

“Yüksek enflasyon korkunç, tüm iktisatçılar bunu kabul ediyor ve enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde yüksek enflasyon hem büyüme açısından önemli zararlara neden oluyor, hem de yüksek enflasyonun olduğu ülkelerde gelir dağılımını bozuyor. Bu iki olumsuz sonuç kesinlikle ülkelerin ve Türkiye’nin uygulamalarında var. Geçmişte yüksek enflasyonla karşı karşıya kalan ekonomilerde milli gelir düşmüş, üretim azalmış, üretilen mal ve hizmetler azalmış ve gelir dağılımı bozulmuştur.

Son bir yıldır uygulanan düşük enflasyon politikası olarak özetlenebilecek, klasik iktisat teorisinin dışında bir modelin istikrarlı bir şekilde uygulandığı bir dönemdeyiz. Faiz oranlarının ısrarla arka arkaya düşürüldüğü ve reel faizin çok olumsuz uygulandığı bir model şu anda uygulanıyor. Bir yıllık uygulama süresi, bu modelin uygulanmasının sonuçlarını fiyatlandırmak için yeterlidir. Özellikle büyüme ve gelir dağılımı açısından bakmamız gerekiyor.

Ekonomide iki temel amaç vardır. İktisatçıların temel amacı, ülkede üretilen mal ve hizmetleri artırmak ve üretilen mal ve hizmetleri mümkün olduğunca istikrarlı bir biçimde toplum kesimlerine dağıtmaktır. Uygulanan para politikasının alternatifi, özellikle gelişmekte olan piyasalar için pozitif reel faiz politikasıdır. Yani faiz oranını enflasyonun biraz üzerinde belirlemek şeklinde özetleyebileceğimiz bir politikadır. Bu politika özellikle Türk Lirası varlık sahibi olanların Türk Lirası varlıklarını terk etmemeleri ve dövize yönelmeleri için uygulanabilir. Şu anda siyasi faiz oranı yüzde 10-11 civarında. Faiz alternatifi uygulansaydı, yüzde 85’lik enflasyonun biraz üzerinde bir faiz politikası gerekecekti. Bu, en az %86 nominal faiz uygulanması anlamına gelir.

“YÜKSEK YATIRIM DÖNEMLERİNDE YATIRIMLAR AZALDI”

Yüksek faiz oranlarının uygulandığı dönemlerde yatırımlar azalır. Yatırımcılar sahip oldukları riskli yatırım yerine garanti edilen yüksek faizi kanalize eder ve buradan gelir elde ederler. Hanehalkı da tüketmeyi planladığı fonları yüksek faiz getirisi nedeniyle tüketime değil faize yönlendirmektedir. Yatırımlar azaldığında işçiler işlerini kaybeder, milli gelir düşer. Ücretlilerin milli gelir içindeki payı düşüyor. Bu nedenle yüksek faizlerin uygulandığı dönemlerde zenginler güçlenmektedir. Merkez Bankası’nın agresif faiz indirimi politikasının sonuçlarına baktığımızda iki sonuç görüyoruz. Üretim açısından Eylül’de politika faizi yüzde 19 ve enflasyon yüzde 21-22 civarında ama enflasyonun yönü yukarı. Klasik iktisat politikası uygulanmış olsaydı Eylül ayı sonuna kadar nominal faiz oranının en az yüzde 28-30’lara çıkarılması gerekirdi. Bu böyle olmadı. Bunu Merkez Bankası kararıyla herkes biliyor.

“DÜŞÜK FAİZ POLİTİKASI UYGULANMASA BİLE BUGÜN ENFLASYON ORANI YÜZDE 70’İN ÜZERİNDE OLACAKTIR”

Düşük faiz politikası uygulanmasaydı bile enflasyon bugün yüzde 70’in üzerinde olacaktı. Sadece enerji ürünlerinin uluslararası piyasa fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan enflasyonun Türkiye’ye yansıması yüzde 30’un üzerinde. Hatta yüksek fiyata bulamayanlar bile var. Bugün Alman Parlamentosu’ndaki insanlar donuyor, milletvekilleri donuyor ve çalışamıyorlar. Yüksek fiyatla güce bile ulaşamıyorlar.

2021 yılsonu itibarıyla Türkiye’de çalışan kişi sayısı 28 milyon 797 kişidir. 2022 Ağustos ayı çalışan sayısı ise 31 milyon 344 kişidir. Çalışan sayısı 9 ayda 2 milyon 547 kişi artarak dünya rekoru kırdı. Bu aynı zamanda düşük faiz politikasının da bir madalyasıdır.

“BİR YIL ÖNCE 2 bin 825 lira asgari ücretle 41 kilo alabiliyordu, bugün 42 kilo alabiliyor, çok artış yok ama düşmedi”

Bir yıl önce 5 Aralık 2021’de asgari ücret kaç dolar alabilirdi? Geçen yıl 5 Aralık’ta taban fiyat 2 bin 825 lira, dolar kuru 13.72 idi. 5 Aralık 2021’de 205,9 ABD doları taban fiyatla satın alınabilir. Bugün 18,65$, minimum fiyat 5.500, bugün 295$ alabilirsiniz. Dolar bazında artış yüzde 43. Piyasa fiyatlarına göre geçen yıl 68 lira olan dana kuşbaşı fiyatı bugün 130 lira. Bir yıl önce 2 bin 825 lira taban fiyatla 41 kilo alırken bugün 42 kilo olabiliyor. Fazla bir artış olmadı ama azalmadı. Bu dönemde borcu 403 milyar lira artan hanehalkının toplam serveti ise 1 trilyon 696 milyar lira arttı. Fakirlik yoktur zenginleşme vardır. Rakamlar bunu gösteriyor.

Bir yıl önce kişi başı kırmızı et tüketimi 23,05 kilo iken son bir yılda 22,9 kiloya geriledi. Ortadaki fark son derece küçüktür. Yoksullukla ilgili tüm bu literatüre rağmen kırmızı et tüketiminde azalma söz konusu değil. Geçen yıl bir yıllık dönemde 737 bin 350 adet otomobil satılırken, son 12 ayda satılan otomobil sayısı 702 bin adet azalarak sadece 35 bin adet oldu. Geçen yıl 1 milyon 491 konut satılırken, geçen yıl 1 milyon 450 bin konut satıldı. Süt ve süt ürünlerinde kişi başına sadece yüzde 0,5’lik bir azalma var.

Yüksek faiz politikası uygulansaydı cari bütçe açığı cari bütçe açığından 1 trilyon lira daha fazla olacaktı. Bugün bütçenin faiz yükü yüzde 10-11 civarında. 2002’den önce yüzde 43’tü. O bütçeyle hiçbir şey yapamazsınız. Memur maaşını bile ödeyemiyorsunuz. Şimdi tüm bu harcamaları Türkiye yapıyor. Yatırım yapıyor. İçeride ve dışarıda her şey varken sosyal donatı harcamalarında en ufak bir kesinti yok.

“F-16’LARDAN ÇIKAN AKILLI MÜHİMMAT 400 BİN DOLARDAN 1,2 MİLYON DOLARA ÇIKTI”

Bu toprakları savunmak için çok büyük paralar harcıyoruz. Türkiye’nin bugün 3 ülkede toprak bütünlüğünü sağlaması için asker bulundurması gerekiyor. F-16’lardan atılan akıllı mühimmatın maliyeti 400 bin dolardan 1,2 milyon dolara çıkıyor. Yerli olarak geliştirdiğimiz nüfus bombalarından birinin maliyeti 1.2 milyon dolar. Fırtına obüsleri ve çok namlulu roketatarlardan atılan bir mühimmatın maliyeti 5 bin dolar. En ufak bir operasyonda binlercesi çöpe atılıyor. Bütün bu gelişmeler sağlanır, bütün bu harcamalar yapılır, 200 milyar elektrik sübvansiyonu yapılır ve güvenlikten en ufak bir taviz verilmez.

Alternatif olarak, bu politika için önerilen politika yüksek faiz politikasıdır. Aslında muhalefetin arkadaşları bunu açıkça söylüyor. Bu politikayı uyguladığınızda, böyle bir bütçe tam bir iflas bütçesi, tam bir imha bütçesi oluyor. Faiz oranlarını bu rakamlara yükselttiğinizde yatırım durur. Bu gibi durumlarda şirketler bile yatırımı değil faizi devrediyor. Firmaların faaliyet dışı gelirleri artacaktır. Yatırım niyeti istihdamı azaltıyor.”

ALTAY ayağa kalkıp sormuş: HANGİ KASAPTAN?

Canikli’nin konuşmasının ardından CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Canikli Bey’i dikkatle dinledim, 85 milyon kişinin merak ettiği şeyi merak ettim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu